|
ESKİDEN EVLİLİKLER:
Eskiden evlilikler kutsaldı, şimdi ise masal oldu, Eskiden evlilikler çok kolaydı bir yorgan, bir yastık, bir döşek yeterliydi, Şimdi ise, evlilik için üç anahtar şart oldu! Ev, araba, iş veya iş yeri vs. Eski evlikler mezara kadar idi, Şimdiki evlilikler ise pazara kadar oldu. Eskiden evlilik ucuzdu, zina suçu işlemek için ölümü göze almak gerekirdi, Şimdi ise, evlilikler pahalı, zina sıradanlaştı, flört hayatı yaşamayan yobaz, gerici ve çağ dışı sayıldı. Eskiden evler sade idi, toprak kokardı, ama içerisinde mutluluk vardı, Şimdiki evler aksesuarlı fakat beton soğukluğunda, huzursuzluklarla doldu... Eskiden iki odalı eve dört aile sığardı, Şimdi ise dört odalı evlere, tek aile sığmaz oldu. Eskiden odalarda bir palan, bir de minder vardı, Şimdiki odalar mobilyalarla doldu, sanki showrom salonu, gösteriş ve gurur pazarı, oturmak bile nasip olmuyor. "Modası geçti" diye sürekli değiştirilir oldu. Eskiden evler misafirlerle bereketlenir, misafirlerle dolar, taşardı, Şimdi ise, anne/babalar bile misafirliğe kabul edilmez oldu. Eskiden okuma yazması dahi olmayan anne-babalar 8/10 çocuğunu vatanına, milletine edepli, ahlaklı ve faydalı yetiştirirdi, Şimdi ise, kariyer sahibi üniversiteli anne/babalar, bir çocuğunu dahi kendilerine edepli, saygılı ve faydalı yetiştirmekten aciz oldu. Eskiden edepli, ahlâklı aileler, çocuklar parmakla gösterilirdi, Şimdi ise ahlâktan, edepten, saygıdan, insanlık değerlerinden yoksun aileler ve bu ailelerde yetişen çocuklar, günümüzün sözde eğitimli aileleri ve bu ailelerce de, "Hiper aktif çocuk" olarak topluma yutturulur oldu. Eskiden kadın, çoluk/ çocuk toplum içinde edeplice oturur, büyüklerin sözü kesilmezdi, Şimdi ise kadın, kız, çoluk, çocuk toplum içinde edepsizce bacak bacak üstüne atarak, her söze limon olur oldu. Eskiden anne/babanın uygun gördüğü edepli, ahlaklı, soyu, sopu belli kimseler arasından çocuklar evlendirilirdi, Şimdi ise gençler kendileri eşlerini bulur oldu, hatta bir süre gayri meşru karı/koca gibi aile hayatı yaşadıktan sonra evlilik kararı alındı, anne-babalarda bu evlilik kararını noter gibi onaylar oldu. Eskiden evlerde ve aile içinde dahi giyilmekten hicap duyulan kıyafetlerle, sokaklara çıkıldı, Şimdi ise, sokaklarda yarı üryan şekilde bu kıyafetlerle dolaşılır oldu. Eskiden kadın kocasına bir bardak su vermeyi görev bilirdi, Şimdi ise işyerinde patronuna ve âmirlerine hizmet etmek görev oldu, kocasına bir bardak su vermek gurur meselesi edildi, hatta bu durum kavga sebebi haline getirildi… Hülasa; İnsanoğlu sayısız bunca nimetlerden istifade ettikçe değerlerinden, insani sorumluluğundan uzaklaştı azdı, azgınlaştı, ahlaksızlaştı, şımardı, nihayetinde evlerindeki huzurdan, bedenlerinde ki sağlıklarından oldu... Oysa fakirliğinde kendine has bir şahsiyeti ve bir onuru var. İnsan fakir olur fakat onursuz, şahsiyetsiz, ahlâksız, hayâsız, vicdansız, merhametsiz, sorumsuz, kanaatsiz olamaz, olmamalı da. İmandan, ibadetten, ahlaki değerlerden uzaklaşıldıkça, insani ve İslami değerler, sorumluluklar ihmal edildikçe, maddenin ve dünyevileşmenin peşinden gidildikçe, merhametten, şükürden uzaklaşıldıkça geride; İnsanlık adına ne onur, ne şahsiyet kaldı, evlerde ne huzur ne mutluluk kaldı, parmakla gösterilen ne aile, ne de nesil kaldı, ne bedenlerde sağlık, nede evlerde bereket kaldı... Var olan tüm değerlerimizi, sıraladığımız örneklerde olduğu gibi gün be gün yok etmek için âdeta birbirimizle yarışır olduk. Bazen; "Ah eskiler Ah!" diye feryat edip, bağırası geliyor insanın avazı çıktığınca, duymayan kulaklara duyurana, görmeyen gözlere gösterinceye kadar. Allah, ahır ve akıbetimizi hayırlı eylemesi dua ve temennisiyle… 10.04.2025
Hamit KURT Ankara
|
|
|
|
|
|